6 Şubat 2014 Perşembe

GÖLGE SEVGİLİYİ BULMAK...

Doğum haritalarımızda gerçek sevgilimize projekte ettiğimiz gölge sevgili özelliklerini bulmak için 7. Eve bakarız. 7. Eve yerleşen gezegenler bize ciddi bir ipucu verir.
Örneğin, haritamızda partnerlik, sen evi olan 7. Evimizde Pluto ve Uranüs yerleşmiş olsun. Bu durumda güçlü, kontrolcü (Pluto) ve aynı zamanda bağımsız, sıradışı ve güvenilmez (Uranüs) kişileri hayatımıza çekeriz. Farkında olmadan ve bilinçsizce işte bu Pluto ve Uranüs özelliklerini bizim için yaşayacak birilerini ararız.
Eğer karşımızdaki insan Pluto ve Uranüs özelliklerini bünyesinde barındırmıyor ise o zaman ne olur? İşte o zaman karşımızdaki kişide o özellikleri zorla ortaya çıkarmak için biz bilinçsizce bazen de en kötü yollara bile başvurarak, davranışlar sergileriz.
Doğum haritamızdaki planet ve arketipsel enerjilerden hangisini biz kendimiz yaşamayı red ediyorsak, karşımızdaki kişi bizim için yaşamaya yani esasında karşımızdaki insan vasıtası ile biz yaşamaya mecburuzdur.
Çoğu zaman 7. Evimize yerleşen planetler vasıtası ile karşımızdaki insanın bu enerjileri bizim için yaşamasını bilinçsizce talep ediyoruz. Ama enteresan ki sonra da yakınlarımıza sevgilimizin ya da eşimizin bu özelliklerinden şikayet edip, sevgili seçmekte ne kadar şanssız olduğumuzu söylüyoruz. Oysa tamamen bilinçsizce onları biz hayatımıza çekiyoruz…
Peki eğer 7. Evimizde hç planet yoksa? O zaman 7. Evin yöneticisi planete ve onunla yakın ilişkide olan diğerlerine bakılır.
Örneğin; 7. Evimizde hiç planet yok ama 7. Evimiz Yay ile başlıyor. O zaman Yay’ın yöneticisine bakarız yani Jüpitere. Diyelim Jüpiter de Neptün ve Pluto ile açı halinde, o zaman bu karma enerji karşımızdaki insana projekte edilmiş olacaktır. Yani, eğlence ve coşku (Jupiter), mutlak mutluluk ve ilahi sevgi (Neptün), kendinden geçme ve dönüşebilme gücü (Pluto) bütün bu özellikler sevgilimizin üzerine projekte edilecektir. Aynı zamanda sevgilimizden ayrıldığımız zaman da kayıp olarak en derinden hissedeceklerimiz bu duygular olacaktır.
Çözüm nedir peki? Çözüm, 7. Evimizdeki enerjileri kendimiz için yaşamaya başlamamız... Bu enerjileri karşımızdaki insana projekte ederek yaşamak yerine kendimiz özümüzde var olan bu enerjileri kabullenip onlarla barışıp sağlıklı bir denge içerisinde bunlarla yaşamayı öğrenmeliyiz. Böylece fasit bir daire içerisinde kendimizi red etmek, projekte etmek ve karşı tarafta bu yanları ortaya çıkarmak adına yıkıcı davranışlar sergilemek durumunda kalmayız. Sağlıklı ilişkiler kişilerin kendi benliklerini kabullenip kişisel olarak kendilerinde var olan tüm enerjileri sindirerek kendi içlerinde bir tamlık sağladıktan sonra yaşanan ilişkilerdir…   

15 Ocak 2014 Çarşamba

16 OCAK YENGEÇ'TE DOLUNAY...



16 Ocak’taki dolunay oldukça duygusal geçecek çünkü su grubundan Yengeç’te gerçekleşecek. Aynı anda gökyüzü çok karışık ve göz ardı edilemeyecek sert etkilere sahip…
 
Dolunaylar 1-2 hafta öncesinden itibaren yüzeyin altında kalan ve kabaran konuları yüzeye getirerek sonuçlanma ve tamamlanma sağlarlar. Bu dolunayda ay Saturn ile uyumlu bir açı içinde olmakla birlikte, Venüs ve Mars zorlu bir açıda olacağından ilişkilerde gerginlik olacaktır. İlişkilerde yürümeyen ne varsa dolunay ışığında hepsi yüzeye çıkacak. İyi haber ise Merkür ile Uranüs arasında oluşacak olan uyumlu açı… Bu açı olaylara objektif ve kendi doğrularımızdan yaklaşmamızı, aynı zamanda ne olursa olsun bir çözüm bulacağımızı belirtiyor. Duygularımız bu dönemde tavan yaparken, bu duyguların nereden kaynaklandığını anlama şansımız olabilecek.  
 
Dolunayda Ay duygusal ve hassas Yengeç’te iken Güneş tam tersi ciddi, pragmatik ve sorumluluk sahibi Oğlak’ta olacak. Çeşitli şekillerde koşulsuz sevgi ile koşullu sevgi polaritesi yaşanacak. Yengeç iç dünyamızı, duygularımızı ifade ederken, Oğlak dış dünyadaki başarılarımızı, statümüzü ve ifademizi anlatır. Bu ikisi arasındaki dengeyi bulmak bu dolunayın konusudur. Dış dünyaya açılıp, başarı ararken öncelikle sağlıklı bir iç dünya yaratmak gerekli, vurgu bu ay burada. 
 
Yengeç evimizi, yuvamızı, ailemizi ve duygusal köklerimiz ile çocukluktan gelen davranış kalıplarımızı ifade eder. Anne ve babamızla ilişkilerimiz ileride yetişkin olarak kendi ilişkilerimizin temelini oluşturmada büyük bir etkiye sahiptir. Küçükken olup bitenler bizim ilerideki duygusal hayatımızı büyük ölçüde şekillendirir ve çoğunlukla da bilinçdışıdır. Dolunayda bu geçmişten gelen davranış kalıpları mantıksız ve irrasyonel davranışlar ve tepkiler olarak yüzeye çıkabilir, dikkat!
 
Dolunay küçüklüğümüzden gelen güçlü duyguları su yüzüne çıkarabilir ki bunlar geçerliliğini yitirdiği ve rasyonel olmadığı gibi kendimize rağmen bizi ele geçiren duygulardır. İşte bu noktada Saturn devreye girecek ve ayaklarımızın yere basmasını sağlayacak. Bize bu duyguların içinde kaybolmaktansa onların neden ve nereden geldiğini anlamak imkanı verecektir. Zalim bir ebeveyn gibi duygularımızın kontrolünü ele alabilmemizi, onları anlamlandırabilmemizi ve bizi nasıl yönettiğini anlamamızı sağlayacak. Ayrıca Saturn Akrep’teki seyrine devam ediyor. Dolayısı ile bu dolunay işimize yaramayan eskimiş davranış kalıplarını farketmemiz ve onları bırakmamız, dönüşmemiz için bize bir fırsat teşkil ediyor. Akrep bizden görünenin arkasına bakmamızı ve bizi ilişkilerimizde gerçek güven ve yakınlık hissinden ne alıkoyuyor onu keşfetmemizi talep edecek. Dolunay etkisi boyunca kendimizi tamamen savunmasız hale getirmeye ve gerçekte, en derinde ne hissediyoruz onu meydana çıkarmaya teşvik edecek. Akrep’in görünenin arkasını araştıran, sert ve acımasız tabiatı ile birleşen zalim hoca Saturn’un ortaya çıkaracağı gerçekler pek o kadar da pembe olmayabilir! Ama bizim bu gerçeklere bu bilgilere ilerlememiz için ihtiyacımız var. İlerlemek için eski kalıplardan kurtulmak şart…
 
Venüs ve Mars kendi aralarında zorlu bir açı yapıyorlar ve bu da ilişkileri, özellikle de zaten sallanmakta olan ilişkileri ciddi anlamda gerginleştirip kopma noktasına getirecektir. Venüs ve Mars arasındaki zorlu açı tutkularımızı ateşleyecek, yüzeyin altında yatan sorunların patlak vermesine neden olacak. Bir de bunu Dolunay ile birleştirirsek o zaman diyebiliriz ki kişisel ilişkilerimizde duygular iyice kabarıp yükselecek. Buradaki dinamikler ilişkilerimizde sahte bir barış ve iyilik elde edebilmek için bastırdığınız veya geride tuttuğumuz ne varsa onların serbest bırakılmasıdır. İlişkilerde değişiklik, kendine saygı, bütünlük ve duygularımıza daha fazla güven duyabilmek için şart.  
 
Bu dönem yavaşlamak, geri çekilip tartışma ve gerginlikten uzak durmaya çalışmak akıllıca olabilir. Öte yandan bu açı elbette tutkuyu da ateşleyecek. Ateşli kavgaların yanı sıra, ilişkilerde tutku da öne çıkacak. 
Bu dönemde sizi tetikleyen, kışkırtan biri varsa anlayın ki aslında sizin ruhunuzun tekamülü ve gelişiminde destek için oradalar. Nerede daha güçlü olursunuz ve artık işinize yaramayanlardan kurtulabilmeniz için nasıl kendinizde güç hissedeceksiniz onun için aslında size ışık tutuyorlar. İçinizdeki çocuğun ihtiyacı olan yetişkinlik onayı için bir takım kurban ve çocuksu eğilimlerden kendinizi sakının.  
 
 
Aynı anda Venüs Retro hareketinde olacak, bu geride kalmış ama çözülmeyen sorunları önümüze getirerek dengenin nerede bozulduğunu anlamamızı sağlayacak. Venüs Oğlak’ta Retro hareketini yaparken ilişkileri tekrar yapılandırmamıza neden olur; ayrıca finansal anlamda güvenimizi nasıl sağlayacağımız konusunu da tekrar gözden geçirmemizi sağlar.
 
Merkür’ün Uranüs ile destekleyici bir açısı olduğundan bahsetmiştik. Bu da genel tabloyu biraz renklendirecek. Merkür 12’sinde Kova burcuna geçti ve Uranüs zaten Kova burcunun yöneticisi olduğu için ortaya çıkan enerji son derece Uranyen ve sıradışı olacaktır. Özellikle de son derece duygusal bir dolunay yaşarken Uranüs ve Merkür’ün bize sağlayacağı mantıklı ve objektif perspektif çok faydalı olacaktır. Herşeyden öte duygularımıza rağmen kendi gerçeğimizi samimiyet ve açıklıkla, belirgin bir anlayış ve içgörü ile ifade ediyor olacağız.
 
Kısaca bu Dolunay biraz sert geçecek ve bir takım şeyleri su yüzüne çıkaracak olsa da beraberinde farkındalık ve rasyonellik potansiyelleri sağlıyor olacak. Değerlendirmek ve fayda sağlamak ise tamamen bizlere kalmış. Kabaran duygularımızın ve eski davranış kalıplarımızın içinde boğulmak da mümkün, sakinleşip perspektifi değiştirip onlara yepyeni bir düzen getirerek eskisinden tamamen farklı davranmak ve gerçekten ilerlemek de mümkün…